Rekabet Kurumu’nun Yeni Ceza Yönetmeliği
İş Dünyasında Rekabet Yasağı: Anayasa Mahkemesi'nden Kritik Karar ve Hukuki Yansımaları
Konkordato Sürecinin Amacı, Başlangıcı ve Alacaklılar İçin Kritik Adımlar
Ekonomik Kriz Dönemlerinde Şirketlerin Borç ve İflas Yönetimi: Yeniden Yapılandırma Süreçleri ve Pay Sahiplerine Etkileri
Sermaye Şirketlerinde Yönetim Kurulu Üyelerinin Hukuki Sorumluluğu: Dikkatli ve Özenli Davranma Yükümlülüğü ile Hukuki Düzenlemeler
Şirketler Arası Organik Bağ: İş Hukukundaki Yansımaları
İşverenler, rekabet avantajlarını sürdürmek ve hukuki bir tedbir sağlamak amacıyla çalışanlarıyla sık sık hizmet sözleşmelerinin sona ermesinden sonraki dönemi kapsayacak rekabet yasağı sözleşmeleri yapmaktadır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) hizmet sözleşmelerini düzenleyen bölümünde yer alan rekabet yasağı hükümleri ve bu yasakların sınırları, TBK’nın 444. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Ancak, bu düzenlemelere rağmen, hizmet sözleşmesinin sona ermesinden sonraki rekabet yasaklarının geçerliliği, sıkça yüksek mahkemelerde tartışılmış ve son olarak da Rekabet Kurulu’nun işgücü piyasalarındaki rekabeti incelemesiyle gündeme gelmiştir.
Nitekim, Rekabet Kurulu 26.05.2022 tarih ve 22-24/390-161 sayılı Biopharma/Transorient/Tunaset kararında, çalışanların önceki iş ilişkilerinde bulundukları işletmelerle süresiz ve karşılıklı rekabet etmeme sözleşmeleri imzaladıkları bir durumda, bu sözleşmelerin müşteri paylaşımını hedefleyen kartel anlaşmaları olarak nitelendirilebileceğine dair değerlendirmelerde bulunmuştur. Kurul, inceleme konusu sözleşmelerde işçi-işveren bağlamının ötesine geçildiğini, bu sözleşmelerin karşılıklı kısıtlamalar içermesi ve süresiz olması sebebiyle tarafların bağımsız ekonomik birimler olarak görülmesine yol açtığını belirtmiştir. Dolayısıyla, bu tür sözleşmelerin 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun kapsamında değerlendirilebileceği sonucuna varmıştır.
Anayasa Mahkemesi’nin 4 Nisan 2024 tarihli 2023/153 Esas 2024/93 Sayılı Kararında (“Karar”), hizmet sözleşmesinin sona ermesinden sonra getirilen rekabet yasağı kayıtlarının Anayasa’ya aykırı olmadığına hükmetmiştir. Mahkeme, TBK’nın 444. maddesinin Anayasa’ya aykırılığı iddiasıyla itiraz edilen bir davayı incelemiş; işverenin karşı bir edim üstlenmediği ve rekabet yasağının işçi için geçim kaynaklarını sınırladığı gerekçeleriyle iptali talep edilmiştir. Anayasa Mahkemesi, taraflar arasındaki menfaat dengesinin sağlanmasında, aşırı külfet doğuracak düzenlemelerin devletin pozitif yükümlülükleriyle uyumlu olmadığını belirtmiş; rekabet yasağının geçerli olması için, çalışanın işverenin zararına yol açabilecek bilgilere sahip olması gerektiğini vurgulamıştır.
Ayrıca, Anayasa Mahkemesi, rekabet yasağının kapsam, süre ve coğrafi alan gibi sınırlandırmalarla düzenlenmesinin, işverenin gerçek yararının olmaması durumunda yasağın sona ereceği; rekabet yasağı dolayısıyla işçiye ödeme yapılmasının, sözleşme özgürlüğü bağlamında taraflar arasındaki dengeyi bozmadığını belirtmiştir.
Sonuç olarak, Mahkeme, sözleşme ve teşebbüs özgürlükleri bağlamında, rekabet yasağının belirli ve öngörülebilir olduğunu, taraflar için aşırı bir yük oluşturmadığını belirterek Anayasa’ya aykırı olmadığına karar vermiştir. Ek olarak, rekabet yasağı sözleşmelerinden doğan davaların ticaret mahkemelerinde görülmesinin de ticari bağlam nedeniyle uygun olduğuna hükmetmiştir.
Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı, rekabet yasağı sözleşmelerinin Anayasa bağlamında değerlendirilmesi açısından önemli bir içtihat oluşturmakta olup, iş hukuku ve rekabet hukuku perspektifinden dikkate değer değerlendirmeler içermektedir.